-
1 toute
I(pl toutes)1 chaque her [heɾ]a herkesb herkes ['heɾces]3 complet bütün [by'tyn]II(pl toutes)1 l'intégralité herşey◊Tout a été fait pour le sauver. — Onu kurtarabilmek için herşey yapıldı.
2 c'est tout bu kadar3 tout compris herşey dahil4 après tout hem sonra◊Après tout, ce n'est pas si difficile. — Hem sonra, bu o kadar güç değil.
5 en tout toplam6 tous / toutes herkes, her şey◊Tous sont venus. — Herkes geldi.
◊une fois pour toutes — bir daha... memek üzere
См. также в других словарях:
eksik olmamak — her vakit ve her fırsatta bulunmak Bir ufak sac mangal, kış yaz önünden eksik olmaz. M. Ş. Esendal Köyde Nevin i sevenler de eksik değildi. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
akrep gibi — her fırsatta sözleriyle başkalarını inciten veya onlara kötülük eden … Çağatay Osmanlı Sözlük
âlemci — is. Eğlenceyi seven, her fırsatta eğlenen kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
iğnelemek — e 1) İğne ile tutturmak Hanım ipek peçesini açmış, çarşafının üzerine iğnelemiş. H. R. Gürpınar 2) i, mec. Üstü kapalı olarak onur kırıcı, üzüntü verici söz söylemek Onlara karşı minnet altında olmaktan doğan bir kızgınlıkla Şinasi yi her… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kötülenmek — nsz Kötüleme işi yapılmak veya kötüleme işine konu olmak Ortak dostlara her fırsatta çekiştirilip kötülendiğim haberleri geldi. R. Erduran … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüz yüze getirmek — karşı karşıya getirmek Her fırsatta yavrucakları ölümle yüz yüze getiriyor. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük